Şu An Okunan
Sundance Belgeselleri: Hillary Clinton’dan Cemal Kaşıkçı’ya…

Sundance Belgeselleri: Hillary Clinton’dan Cemal Kaşıkçı’ya…

23 Ocak–2 Şubat tarihleri arasında gerçekleşecek Sundance Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapacak belgeseller arasında, Oprah Winfrey’nin son anda yapımcılığından çekildiği #MeToo belgeseli On The Record gibi, henüz gösterilmeden çokça gürültü koparmış işler de var.

Sundance Film Festivali’ni dünya seyircisinin gözünde önemli bir noktaya getiren, kurmaca sinemanın ileride efsaneye dönüşecek (Coen Kardeşler ve Steven Soderbergh gibi) pek çok bağımsız auteur’ünü keşfetmesi olmuştu. Günümüzde ise festivalin belgesel seçkisi kurmacalardan bile daha çok konuşulur hale geldi. Sundance, bu yılın Oscar adayları arasında bulunan Bal Ülkesi (Honeyland, 2019) de dahil, dünya çapında ses getiren pek çok belgeselin prömiyer yaptığı başlıca festivallerden biri konumunda ve 2020 seçkisi de, bu anlamda hayli iddialı görünüyor. 23 Ocak Ocak’ta başlayıp 2 Şubat’a kadar sürecek 2020 Sundance Film Festivali’nde ilk kez seyirci karşısına çıkacak belgesel filmlerden bazıları, ele aldıkları konularla şimdiden haber gündeminde.

Hillary
Dijital prömiyerini 6 Mart’ta yapacak dört bölümlük Hulu serisi Hillary de bunlardan biri. Dört bölümlük belgesel, Hillary Clinton’ı temsil eden avukat Robert Bernett’in girişimiyle yola çıkmış, dolayısıyla ünlü politikacıyı büyük oranda ‘övmesi’ beklenebilecek bir proje. Öte yandan birçok tanıdık sima ile söyleşiler ve 2016 ABD başkanlık seçimleri kampanyasından belge görüntülerle, seyirciye kişisel ve politik düzlemde kayda değer bilgiler de sunması beklenen bir yapım. Nanette Burstein’in (The Kid Stays in the Picture, 2002) yönettiği belgeselde Hillary Clinton’ın kendisinin yanı sıra (Monica Lewinsky’den bahsederken gözyaşlarını zor tuttuğuna tanıklık edeceğimiz) Bill Clinton, Chelsea Clinton, Barack Obama ve pek çok gazeteci de dahil olmak üzere kırk beş kişiyle yapılmış röportajlar

The Dissident
Sporda doping hakkındaki belgeseli Icarus ile (2017) Oscar kazanan Bryan Fogel’ın The Dissident isimli çalışması ise, 2018’de İstanbul’da öldürülen Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’ya dair sırların peşine düşüyor. Festivalin web sitesindeki tanıtım yazısında filmden “gerçek yaşamdan bir uluslararası gerilim” diye bahsedilirken, Fogel’ın “Türkiye hükümetinin kanıtlarına, Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz’e, Kaşıkçı’nın yakın arkadaşı Ömer Abdülaziz’e özel erişim” sağlamış olduğu belirtiliyor.

On The Record
Henüz gösterilmeden en çok gürültü koparmış belgesel ise Emmy ödülleri ve Oscar adaylıkları bulunan Kirby Dick ile Amy Ziering (The Hunting Ground, 2015) ikilisinin imzasını taşıyan On the Record. Belgesel, hip hop müzik dünyasının en güçlü iş adamlarından biri ve meşhur Def Jam Recordings’in kurucularından biri olan Russell Simmons’u tecavüzle suçlayan eski çalışanı Drew Dixon’ın kamusal ifşada bulunmaya giden yolda yaşadığı sancılı süreci ele alıyor. Dixon, Simmons’u bu suçla itham eden tek kadın değil. On the Record projesi Oprah Winfrey’nin yürütücü yapımcılığında yola çıkmıştı ancak ünlü televizyon yıldızı, Sundance prömiyerinden sadece on beş gün önce projeyle ilişkisini kestiğini açıkladı. Kamuoyunun genel görüşü, Simmons’un Winfrey’e baskı yaptığı yönünde.

Vivos
Sundance’te dünya prömiyerini yapacak belgeseller arasında, siyasi gündemin trajik uzantılarıyla ilgili kavramsal eserleri ve göçmen krizi gibi konulardaki filmleriyle (Human Flow, 2017) tanınan Ai Weiwei’nin son filmi Vivos da var. 2015’teki göçmen krizi sırasında cesedi Bodrum sahiline vuran üç yaşındaki Aylan Kurdi’nin pozunu vererek çektirdiği fotoğraf gibi kimi işleriyle hayli sert eleştiriler de alan Çinli sanatçı, bu kez 2014’te Meksika’da kaçırılan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan kırk üç öğrencinin trajik hikâyesini ele alıyor.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.